Bir önceki yazımızda öncelikler hakkında konuşmuştuk ve biz
insanların birinci önceliğinin yaşamak olduğunu söylemiştik.Maddelerin de
sürekliliğe önem verdiklerini
söyleyebiliriz , atomlar kararlı yapıda olmayı isterler.
Neyse konumuza dönelim.
Vücudumuz bahsettiğim önceliğinden ötürü iki şeyi önemli
buluyor dostlarım.
Hafızamıza iki şey kazınır:
Ölüm ve Yaşam.
Bundan başka şeyler bizim için değerli değildir. Bütün
değerlerimizi bu iki olguya göre temellendirilir.
Yaşamak,Var olmanın devamı,alınan hazların devamı.
Ölüm ise bunun bitmesidir.Ölümün en çok üzmesinin sebebi var
oluşumuzu yok edeceği düşüncesidir.
Bilinç insanı bu noktada diğer canlılardan ayıran
noktalardan biridir .
İnsan, doğduğunu ve bir gün öleceğini bilen tek
canlıdır .Maddenin sonsuz yaşama isteğinde olduğunu söylemiştik.Evrenin
sonsuzluğuna rağmen insan sonsuza kadar yaşayamayacağını bildiği için bu kısır
elindeki az zamanla anlam arayışına girer.Elindeki kısır kaynakla sonsuz yaşam
ihtiyacını karşılamak adına daha büyük bir ticaret yapma girişimi
ister.Elindeki bir zamana karşılık 5 zamanlık 15 zamanlık bir şey satın almak
ister.Din ihtiyacı buradan ortaya çıkar.
Biliyoruz ki evren sonsuza dek yaşamayacak.
İhtiyaçlarımızın sonucu olarak gelen dine inanıp inanmamak
sizin özgürlüğünüze kalmış.
Ölüm. Var olan,güzel olan , hareket eden her şeyin bizim
için sona ulaşması.
Yaşam.Var olan her şeyin bizim için var olması.Yeni bir
şeyler öğrenmeye çalışıyorsak,çevremize uyum ve adapte olma çabamızdan
dolayıdır..Yeni edineceğimiz bilgiler çevremize adapte olmamızı
kolaylaştıracaktır.Bu da yaşama şansımızı artıracaktır.*
Bilgimiz arttıkça çevremizdeki insanlarla daha iyi ilişkiler
,bağlantı kurma şansımız artar.Bu yaşama şansı demektir.
Kuramamak bunun tam tersi ölümdür.
Doğum,Tanrı’yı arama,anne babayı sevme ve saygı gösterme
hepsi yaşamayla bağdaştırılabilir.
Bizi yaşattığından ötürü Tanrı’yı severiz ve onu ararız. Onu
bulmaya çalışırız.
Anne babamız bizi beslediği ve baktığı için de öyle.
Baba olanların duygu ve davranış durumu değişmesi hepsi öyle.
Şeytana tapan sapıklar dahi kendilerini ve zenginliklerini
şeytana borçlu olduklarını düşündükleri için ona minnet duyuyorlar.
Cinsellik,aşk ,hız,heyecan hepsi yaşatmaya yöneliktir.
Korku,otorite,ise ölüme yönelik.
Otorite bir topluluğun uyum ve daha yüksek çalışma
verimliliği için oluşturulması gerekilen bir öğedir.
Fakat günümüzde bu
ikinci seçeneğin gerçekleştirildiğini göremiyoruz.
Otoriteler korku oluşturur.En basitinden okuldan atılmaktan
veya kanunlardan korkarız.
Otoriteler,bizim hayatımızı mahvedecek güçte oldukları için
korkutur,bir yandan da yaşamamıza izin verdikleri için insanların içinde huşu
ve şükran duygusu oluşturur.
Weber ‘e göre insanlar yetkisinin meşru olmadığı
düşündükleri kişilere itaat etmeyeceklerini söylüyor.
Bu yargıya göre insanların neden kahraman oluşturma veya Kut
inancı gibi bir inanç oluşturdukları, Yüzyılın imamı olduklarını söyleyenler,
Cumhurbaşkanımız peygamberdir lafları ve bu kitaplar Allah tarafından yazıldı
gibi asılsız lafların hepsinin otorite kurma çabası olduğunu görüyoruz.
Gaetano Mosca 1939 yılında şu sözleri söylemiştir.
İnsanın toplumsal doğasında
yalnızca maddi veya düşünsel bir güç temelinde değil, aynı zamanda,ahlak
ilkesi temelinde yönetilme ve yönetildiğini bilme ihtiyacının sonunda siyasal
formüller ortaya atılmıştır,der(The Ruling Class)
Otoritenin hatalarımızı meşrulaştırma gibi bir aldatma ve
gücü olduğundan dolayı toplumumuzda kendi istekleri doğrultusunda kendilerini
yönetir.
Okuldaki herhangi bir sınıfta okuduğumuzda ,sınıftaki
çoğunluğunun bir kişi etrafında döndüğünü görürürüz,günah işlemek isteyen
çoğunluk kendine lider seçer .Öyle bir lider ki işlediği günahlarını meşrulaştırabilsin. Bu yönteme
başvurur.Ki yedikleri boklar sonucunda “Biz sadece emirleri yerine getirdik.Biz
masumuz,biz bir şey bilmiyoruz,bir şeyden haberimiz yoktu. ” diyebilmek için.
İnsan kendi davranışlarını kontrol etmeyi bıraktığı andan
itibaren itaat etme konumuna geçer. Kuran ın mucizelerinden biri bu yenik düşmeyi
engellemek adına durmadan nefsimizle savaşmayı ve her an Allah’ın gözlediğini
düşünüp tetikte olmamızı emreder.Bu bizi toplumda lider konuma getirir.
Otoriteyi anlamak için mutlaka şu videoyu izleyiniz ve paylaştığım yazıyı mutlaka okuyunuz.
Devamı gelecektir.
*Dünyayı yöneten aileler ve insanların giz içinde olmasının
sebebi yok edilme korkularındandır.Dünyayı fakirlik ve zorbalık kılıflarına
soktuklarından ötürü bunun suçlusunu arayan ve bu heriflerden nefret eden büyük
bir çoğunluk vardır.Eğer ifşa olunursa bu grupları ortadan kaldırıp zorba
sistemden kurtulunabileceğimiz için kendilerini saklamaktadırlar.Medyaya
sunulan birkaç aile vardır fakat bu iş bukadar basit değildir.
Günümüzde zalimler tarafından baskı giderek
artırılmaktadır.Gün geçtikçe güç hırsıyla yaşayan insanlar alt tabaka insanlara
özgürlüklerini,paralarını ve yaşamlarını teslim etmeleri için daha çok baskı
yapmaktadır.Bazen bu zalimlerin baskıları bizi sıkmaktadır.Bazen çevrenin
baskısı bizi ölümü istetir.Büyük insanlar da ölümü dilemişlerdir yaşlandıkça…Hz
Ömer ,Hz Ali, tarihe geçen bu büyük insanlar çevre baskılarından ötürü bu
duyguyu hissetmişlerdir…Çevrenin zorlayıcı baskısına karşı bizim statükomuzu
korumaya çalışan bedenimiz(köleliğe karşı gelmemiz.)bizi bazen ölüm isteği
doğurur.
Çocukluğumuzu özleriz masum taraflarımızı.Mutlu olduğumuz
zamanları özleriz çünkü ozamanlar ailemizin altında bize baskı yoktu ve
sorumluluklarımız yoktu.İlerlemeyi istemiyoruz çünkü hayat gösterdi ki ilerleme
bize acı ve sorumluluktan başka bir şey yüklemedi.Bu yüzden hep geri dönmek
istedik.Belki memleketimize belki ailemize belki geçmişe…Belkide bu hisleri
sadece manevi olarak hissetmiyoruzdur.Belkide ölüm,topraktan gelen vücudumuzun
bir eskiye dönüş yoludur. Belki de atomlarımızın, kendi benliğimizi öldürerek
toprağa dönüşme isteği,yeni şartlar altında yeni bir canlı oluşturma
isteğidir.Şartlar gereği yaşayamayıp aynı genlerde sporlar bırakan bitkiler
gibi.Belkide sadece can sıkıntısıdır.