Selamun Aleykum,
Bir milleti çökertmek için ne yapman gerekir? Eğer devlet güçlüyse, insanları bilinçliyse elinden ne gelebilir, onlara nasıl bir darbe yapabilirsin? Dünyada eğer bir şeyler değiştirilecekse, bu daima çok uzun zaman alır. Eğer bu süreci hızlandırırsan ve bu şekilde hedefine başarıyla ulaşırsan unutma ki her zaman normalinden çok daha hızlı kaybedersin bütün kazandıklarını. Zira dünyayı değiştirebilmen, insanlardan geçer ve insanlar çoğu zaman vazgeçmezler bildiklerinden. Yine de bu engeli aştığını düşünüp, bir zihin dönüşümünü yıllar gibi az bir zamanda tamamlarsan, her şeye rağmen vermek istediğin fikir yapısı toplumun zihninde ancak zaman harcadığın vakit kadar yer edebilir. Zira iletişim içinde olduğun bu kimseler zaten kendi "Doğrularını" belirlemişlerdir ve senin ona söylediklerin kendisinin belirlediği doğruların referansına ters düşerse, senin bu referansları değiştirmekten başka çaren yoktur. Çünkü referanslar; insanların doğrularını ve yanlışlarını belirlemede kullandıkları TEK VE MUTLAK ESASLARDIR. Beyinlerin kolon yapısını teşkil eden bu ESASLAR çocuklukta, ilk tecrübeler edinildiğinde şekillenir. İlk gözlenen davranışlar daha hiç veritabanı kaydı olmadığı için TAMAMİYLE etki ederken büyüdükçe elde edilen tecrübelerde daha az etki yaşanır çünkü bir çoğu ile mukayese ederek, doğruluğunun yüzde kaç olduğunu belirleme şansın vardır, ve tabi bu saptama olayı İLK REFERANS a göredir. Ve toplumun en küçük parçası ailede, bütünü kapsayan bir şekilde çocukları eğiten annedir. Bu örnek almalara yıllar sonra başka kişiler de eklenir, bu prensibe dayanarak zihinde bir olayın ne kadar çok yaşanırsa o kadar -doğrudan öte- NORMALleşeceğini söyleyebiliriz. Zaten bu yüzden değil midir toplumun medya ile değiştiği? Bir de yegane bir sistem daha vardır ki medyanın etkisini katlayarak verir bize; EĞİTİM SİSTEMİ...
Sizce Neden Eğitim Sistemi?
İşte sana toplumu garanti biçimde değiştirebileceğin bir araç! Bahsettiğimiz gibi yaşken eğer dalları, fidanları "eğitim" sistemi.. Ve öyle bir inşa edersin ki bunu, devletin istediklerini DAYATAN kimseler ile ailesinden bile çok daha fazla zaman geçirir çocuklae ile. Dinamik ve her şeye karşı sorgulayıcı bir tavıra sahip zihinleri ise, bütün geleceklerinin elinde olmasıyle tehtid eder ve bütün derslerden en gereksiz bilgileri dahi bununla ezberletirsin ona.. Zira her insanın zekası eşit olsa dahi aynı değil; dağılımları ve çeşitleri tamamiyle farklıdır. Yâni bir ders dalında çok iyi olan kimsenin bir diğerinde başarısız olmasından doğal şey tabi ki de yoktur. Fakat sen gelir ve herkesi, bütün alanlardan sorumu tutmaya kalkarsan, insanlar mutlaka biryerlere gelmek adına kafası çalışmadığı alan için mantığına değil; HAFIZASINA kazıyacaktır. Ve bu sorgulayıcı insanlar sırf geleceklerinde sürünmemek adına bütün bunları yapmaya çalışacak; ve dolayısiyle yavaş yavaş sahip oldukları üretkenlik-veya yaratıcılık- larını kaybedecek, monotonlaşmış ve tepkileri ancak somut olabilen ŞEYlere dönüşeceklerdir. Hepsi NEDEN mi? Paranın kazanılması için Yönetilecek insan lazım, doğruları savunan değil.. Küresel güce sahip kimseler tarafından, bizim ülkemizden çıkabilecek potansiyelin yok edilmesi gerek, devam eden düzende insanları nasıl güdebildiklerini gösterecek, hayata kendi kavanozundan bakan insanları dönüştürecek; tepedeki insanların yüzlerine herkes karşısında, bütün bilginliğiyle tükürecek insanlar çıkarsa halleri ne olur? Bu yüzden değil midir zaten DERS KİTAPLARINDA hep doğruların yanlış gösterildiği, TARİHİN değiştirildiği? Her şeye rağmen bazı şeyler yapabilme cesaretine sahip insanların savunduğu doğruları İŞTE BÖYLE değiştirdiler. Ama olsun, bizim suçumuz değil bunlar; sırf bunun adına ZORUNLU olmalı eğitim sistemi di mi!
Zorunlu olması iyi mi?
Anlaşılması mümkün olmayan bir uygulama da zorunlu 12 yıllık "eğitim" sistemi... Bundaki amaca hiçbir şekilde ulaşılamadığını okul çıkışlarına şöyle bir bakarak anlamamız an meselesi. Zorunlu 5 yılın olmasına elbette destek veriyorum. Fakat 12 yıla yükseltilmesinin hiçbir anlamı yoktur. Zira 5 yıldan sonra -tabi biraz daha ağırlaştırılacak- bir öğrencinin başarısı zaten rahatça görülür ve isteksiz ve fakir aileler de böyle bir şey karşılığında fikir değiştirirler, burs gayet ek bir kaynak -olmalı- dır zaten. Peki orta halli öğrencileri ne yapmalı diye soracaklar ki bu %50 teşkil ediyor. Eğer bu uygulama olmasa diyelim ki okula gidenlerin sayısı yarıya düşmüş olsun, örneğin Amerika belli ve dar bir kitleye; ama TAM bir eğitim veriyor, bilim seviyesini görmekteyiz zaten.. Okula gitmeyecek olanı sen zaten çeviremezsin; onun niyeti bellidir, okula gitse veya gitmesede.. Masum çocuklardan rıza onayı alınacak, daha sonradan okula gitmeyenlerin telafisi olabilecek. Soruyorum, zorunlu yılları arttırmak "eğitimi" yükseltiyor mu?
Eğitimin kolaylaştırılmasının, üniversitelerin açılmasının faydası mı oluyor?
Daha yüksek bir seviyede eğitimi birçok insana sağlamak için açılan üniversitelere giriş puanları haliyle düşüyor ve bir sınavdan daha düşük puanı olan öğrenciler de okul kazanabiliyor, üniversiteyi ileride bitiren bu öğrencinin -öğretmen olmuş olsun- mutlaka atanması lazım, atanamasa sorun yok fakat, 12 yıllık zorunlu "eğitim" sayesinde (!) açılan birçok lisede boş kontenjan bulabilen öğretmen adayları çok daha kolay atanabiliyor ve bu da öğretmen seviyesinin çok fazla düşmesine sebep oluyor. En yüksek puanlardan birine sahip olması gereken öğretmenlik mesleğini yerine getirmek için haketmeyerek geçen öğretmenler ise döngü halinde öğrencilerin vizyonunu tamamen kısıyor. Kusura bakmasın kimse ama, gerçekten öyle. Ve tam da böyle bir hal olacaksa, yani öğretmenler, sadece kendinden istenileni yapacaksa boşuna maaş yiyip de devletin hazinesini boşalıyorlar.. Evet, size sesleniyorum, ülkenin geleceğinin kaygısını taşımayan -özellikle- öğretmenler! Siz şimdiki eğitim sisteminin ürünü olan mallarsınız. Evet şimdi daha iyiyim... Kolaylaştırıp, daha uzun yıllara yayarak gençlikten çok fazla cevher çalıyorsunuz, halbuki küçükken çok basit olması yerine normal zorluk seviyesine getirilse 18 yaşında üniversite eğitimi alınmış olamaz mı? İçimden sövmem daha iyi sanırım.
Nasıl Bir Sınav ve Okul Sistemi Olmalı?
5.5 yaşında "temel" yani her dersten öğrenilmesi gereken eğitimi, mahallelerde 25'er kişilik sınıflarda başlayarak 5. (anasınıfı dahil) sınıfa kadar sürdürmeli. Mahalle okullarında, 1gün tatil, 6 gün okul yapılmalı fakat der sayısı günde 6'dan 4 ve 2 gün 5'e düşürülmeli, konular yaztatili 1,5 aya düşürülerek sıklaştırılmalı ve 4 senede, ilk okul bitirilmeli.Böylece okul ile hayat iç içe ve SIKICI OLMAYAN bir biçimde olmalı. Daha sonra yapılacak sınav puanında 1 ve 2. sınavların bir ortalaması alınarak orta okula geçilmeli. 1. sınav ders konularından tamamen alakasız, öğrencinin her konuda İQ'sunu ölçen tesler olmalı, türkçede anlama, mantık soruları ve yine mantıksal fen bilimi, dikkat soruları sorulanlar arasında gösterilebilir. (Özel yetenek sınavları ayrı) Ayrıca bu sorular kimseye AÇIKLANMAMALI ki ezberlettirici pezevenk dershane zırvaları çıkmasın. 2. sınavın ağırlıklı notları seçilebilmeli. Bu iki sınava girerek şehir dışında büyük ve yeşil alanlara sahip kampüsleri kazanan -veya kazanamayabilir- öğrenciler, girecekleri özel dersleri seçerek, seçmediği derslerden sadece asgari olarak ders görüp, yazılılarından sadece GEÇER NOT almaları yeterli olacak ve bu geçerli notlar ortalamalara dahil edilmeyecek. Yapılan yazılıların hepsi, büyük bir gizlilik ile ortak, ve %50 klasik yapılacak. Yazılıların test kısımlarında her soruda 6 şık, ve doğru şık için tam puan, 2. yakın şık için yarım puan verilmeli. 3 sene + yarım, girilecek sınava hazırlık senesi olarak 3.5 senede 3 kademeli olarak uzundan başlayarak sınav süreleri kısaltılmalı. 2. derece yüksek kampüs okulları için 2 sınav yapılmalı. Bunlardan ilki seçtiği derslerin ve ağırlıkların sınavı iken; 2.'si girmek istediği bölümün 1 dönem gördüğü ve bitirdiği okulda yapılan hesaplamaların bileşimini içeren sorulardan oluşacak. Böylece yanlış bölüm seçiminden kurtulmuş olunacak. Yüksek kampüs okullarında orta kampüslerde verilen eğitime benzer bir şekilde; fakat üniversite nitelikleri taşıyan eğitim verilecek. Bütün okullarda meb kontrolu varken, yüksek kampüsler daha serbest biçimde hareket edebilecek. Bütün bu okulları nasıl hazırlayacak diye çok bilmişlik yapan olursa söyleyin ona, meb 12 yıllık zorunlu eğitim sisteminin altyapısını hazırlamadan nasıl yürürlüğe koyduysa, bu onun gibi olmayacak o kadar.. Böylelikle 11 senede ve 18 yaşında üniversite eğitimi, hazmederek verilmiş olunacak ve benim teorim bu, daha iyisi olan varsa; herkes fikirlerini paylaşmakta özgür..
burası değiştirilmiş
"Düşünce Sistematiği ve Toplum mühendisliği" yazısında geçer TEMEL nedeni bu olayın.. Özetini geçersek, doğru olarak kabul ettiğimiz doğrulara göre, neyin doğru olduğuna karar veririz. İnsanların bu davranışlarının kaynağı nedir, doğamız bu şekilde midir acaba? Yoksa fıtratı bozulmuş olan, bolca görülen, büyük sıklıkta fikirlerini değiştirenler mi? Bunu nasıl açıklamak gerekir ey okur! Ve o milleti çökertmek için yegane ilaçlardan biri de toplumu yöneten medyadır tabi fakat bir de EĞİTİM SİSTEMİ var ki hepsini ikiye katlar da kenara atıverir. NEDEN mi? Ç

Eğitimin kötü olup dersanelere ihtiyaç duyulan sistemlerde dersaneler arası ticari rekabette kaçınılmaz olarak gelinecek nokta şüphe,şaibe, içsel bilgiye erişim, etik ve yasa dışıliktir. Her sınav türü ve döneminde benzer konular toplumu yormaktadır. Özkaya Çözüm tüm eğitim alanlarında köklü düzenlemeler ve dersanelerin kapatılmasıdır.
YanıtlaSilAli Fethi Yılmaz yazdı 04.03.2019
Tıpta Uzmanlık Sınavı sonrasında ÖSYM’nin soruları ve cevap anahtarını yayımlamadan önce sınav soruları sosyal medyada yer aldı. 24 Şubat 2019 Pazar günü gerçekleşen Tıpta Uzmanlık Sınavı öncesinde soruların Whatsapp gruplarında paylaşıldığı iddia edilirken, TUS sorularının çalındığı tartışmaları gündeme gelmişti.Sınav sorularının çalındığı iddiaları üzerine ÖSYM açıklama yaptı. TUS soruları ve cevap anahtarının çalındığı iddialarının odağındaki TUSDATA isimli dershane de konuyla ilgili açıklama yaptı. TUS’a giren doktorların Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne yaptıkları şikayetler ve söyledikleri, “sınav soruları çalındı mı” sorularını kuvvetlendirdi. Sınava giren bir doktor konuyla ilgili, "Bugün TUS dershanesine gitmeden başarı elde etmek çok zor” dedikten sonra, “Sızıntı iddiasının odağındaki TUS dershanesinin sınav öncesi 50 kişilik özel gizli grup oluşturduğunu ileri sürülüyor. Sınav soruları derece yapmaları için bu özel gruba verildi iddiası var. Bir de yüzde 98 soru tutturma, çıkan tüm sorulara referans spot bilgi paylaşımı sızıntı ihtimalini kuvvetlendiriyor. Binlerce tıp doktorunun emeğinin çalınmasına sessiz kalınmamalı” iddialarında bulunmuştu. Konuyla ilgili sosyal medyada ve farklı mecralarda da iddialar dile getirilmesi üzerine, TUSDATA sınava giren hocalarının soruları ezberledigini ifade etmişti. CİMER’e yapılan şikayete ÖSYM Hukuk Müşavirliği yanıt vermişti. ÖSYM açıklamasında, TUSDATA’nın “soruları ezberledik” şeklindeki açıklamasına yer verdi ve sorular ÖSYM'den iki gün erken açıklandığı için telif hakkı konusunda yasal işlem başlatılacağı ifade edildi.
ÖSYM Başkanlığı Hukuk Müşavirliği Avukat CİMER’e yapılan şikayete şöyle yanıt vermişti: ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlarda, sınavlara giren bazı adaylarca sınav esnasında sorular ezberlenerek (bazen farklı adaylarca sınav esnasında ezberlenen sorular sınavdan sonra bir araya getirilerek) sınav sonrasında facebook, twitter, instagram, whatsapp, youtube gibi sosyal medya platformları üzerinden paylaşılabilmektedir.
Orijnaline en yakın şekilde çıkartarak soruları sınav bittikten sonra whatsapp üzerinden paylaştıkları açıkça ifade edilmiştir.Afyon Telif hakkı Başkanlığımıza ait olan sınav soru ve cevaplarının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa aykırı olarak Başkanlığımızın yazılı izni olmaksızın yayınlanması suç olduğundan sınav sonrasında soruları izinsiz yayınlayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmakta ve aynı zamanda erişimin engellenmesi kararı verilmesi, Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğinden talep edilmektedir.ilgili kişi ve kurumlar hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmıştır.”
2019-TUS sorularının sızdırıldığı iddiaların merkezinde olan TUSDATA’nın kurucuları arasında yer alan Uzman Doktor Sami Selçukbiricik’in bağlantıları da dikkat çekiyor. Uz. Dr. Sami Selçuk Biricik, kurucu olmasının yanı sıra, çeşitli illerde yapılan TUSDATA seminerlerine konuşmacı olarak katılıyor ve DUSDATA sitesinde yazarlık yapıyor İstanbul’da İskenderpaşa Cemaati’nin lideri Muhammed Nureddin Coşan’ın vakfettiği “Asfa Eğitim Vakfı" yönetim kurulunda, TUS sorularını sızdırdığı öne sürülen TUSDATA’nın kurucusu Uz.Dr.Sami Selçukbiricik’in adı da geçiyor. Sami Selçukbiricik, Özel Asfa Ferda Koleji Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı.
Türkiye geçmişte ÖSYM sınav hırsızlıklarıni geçmişte çok yaşadı. Burhan Dün FETÖ’nün yaptığı sınav hırsızlıklarının sonucunda Türkiye hala bedel öderken bugün devlete yerleştirilen başka cemaatler üzerinden yine aynı iddiaların konuşulması “Ne zaman ders alacağız” sorularını da beraberinde getiriyor.Burhan Fethi Yılmaz Odatv.com